Merhaba sevgili okurlarım. Bugünün gençleri aşkı bulmakta zorlandıklarından şikayetçiler.
Öncelikle şunu söylemeliyim ki: Telefon ekranlarının arasında, parmak uçlarıyla başlayan ilişkilerde derinlik kayboluyor.
Birine emek vermek sabırsızlık, sabretmek zayıflık sayılıyor.
Oysa aşk, hızlı tüketilen bir his değil; sabırla, saygıyla, iyi niyetle büyüyen bir bağdır.
Gerçek sevgi ise, “beni mutlu et” cümlesinde değil,
“seninle birlikte büyümek istiyorum” demekte saklıdır.
Birini gerçekten sevmek, onunla aynı hayali kurabilmek kadar, onunla aynı sessizliği de paylaşabilmektir.
Bu çağda belki de en büyük sorun, insanların “iyi insan” olmayı önemsiz görmesi.
Oysa güzellik geçer, para tükenir, statü değişir…
Ama vicdan, merhamet ve güven kalır.
Bir kalbi güzel olan insan, zamanı geldiğinde en büyük servete dönüşür.
Ve işte burada hatırlamamız gereken bir şey var: Sevmek, kutsaldır.
Çünkü sevdiğinde sadece birine değil, hayata inanırsın.
Sevgi, insana yeniden başlamayı öğretir.
Birine dokunmakla değil, anlayarak, sabrederek, yeri geldiğinde susarak büyür.
Sevgiyle bakabilen bir kalp, dünyanın en karanlık yerinde bile ışık bulur.
Aşkın özü budur; birini sevmek bahanesiyle kendini tanımak, hayatın anlamına biraz daha yaklaşmaktır.
Ve belki de bu çağda en büyük cesaret, hâlâ kalpten sevebilmektir.
Gençler için söylemek isterim:
Doğru kişiyi ararken “beni tamamlasın” diye değil, “benimle tamam olabilsin” diye düşünün.
Aşk, sizi eksilten değil, büyüten bir şey olmalı.
Bir gün biri gelir, kalbinize yeniden inandırır sizi, sevmenin, güvenmenin, hatta hayal kurmanın güzelliğine.
Ve o an anlarsınız ki, aşk hâlâ var.
Sadece hak eden bir kalp arıyordu.
Sevginizi hak eden kalplere denk gelmeniz dileğiyle. 💐